Hemoroid, vücudumuzda gaz ve dışkının tutulmasında önemli rol oynayan doğal anatomik bir yapıdır. Hemoroidler iç ve dış olarak ikiye ayrılır.

Sindirim sistemi, ağızdan başlayarak anüse kadar uzanan bir organlar bütünüdür ve gıdaların alınması, öğütülmesi ve sindirilmesi gibi hayati işlevlere sahiptir. Anüs, sindirim sisteminin son bölümünü oluşturur ve dışkılama sırasında önemli bir rol oynar. Anüsün anatomik yapısı ve dışkılama sırasında kasılma ve gevşeme gibi kompleks özellikleri, günlük yaşam konforumuzu önemli ölçüde etkiler.

Hemoroidler, anüs bölgesinde bulunan doğal damarsal yapılardır ve gaz ile dışkının tutulması gibi önemli fonksiyonları vardır. Bu yapılar, bir musluğun contası gibi düşünülebilir ve bu nedenle hastalık olarak değerlendirilmezler.

Hemoroid yapıları, yeni doğan bebeklerden yaşlı bireylere kadar her yaş grubunda normal olarak bulunur. Ancak, kanama, sarkma veya pıhtı oluşumu gibi durumlar hemoroidal hastalık olarak tanımlanır. Hemoroidler, venöz (toplar damar) yapılar olarak da bilinir ve damar yapılarının sorunları kanama gibi şikayetlere yol açabilir.

Sindirim sisteminin tüm uzunluğu "mukoza" adı verilen nemli bir tabaka ile kaplıdır. Bu tabaka sindirilen gıdaların emilmesini ve ilerletilmesini sağlar. Normal dışkılama sırasında anüs çevresindeki yapılar belirli oranda aşağıya doğru sarkar; bu durum sağlıklı bireylerde normal olarak kabul edilir. Hemoroidlerin sarkması da bu süreçte görülebilir.

Halk arasında basur olarak bilinen hemoroidler, gaz ve dışkı kontrolünü sağlayan doğal anatomik yapılardır ve hastalık olarak değerlendirilmezler. Ancak, ıkınma, damarlarda tahribat veya yırtılma gibi durumlar hemoroidal hastalık olarak adlandırılır. Bu tür durumlarda genellikle ağrılı şişlikler görülür ve bu şişlikler pıhtılaşma sonucu oluşabilir. İç hemoroidal hastalık ise dışkılama sırasında ağrısız kanama ve makatta çıkıntılar gibi belirtilerle kendini gösterir.

Anal fistül tanısı genellikle deneyimli bir genel cerrah tarafından fiziksel muayene ile konulur. Fistülün türü ve evresi ise manyetik rezonans (MR) görüntüleme veya endo-anal ultrason gibi ileri tetkiklerle tespit edilir.

Anüs, sindirim sisteminin son bölümünü oluşturur ve hemoroidler bu bölgede yer alan damarsal yapılardır. İç hemoroidler, anüsün iç kısmında bulunur ve genellikle dışarıdan görünmezler. Hastalandıklarında dışarıya sarkabilirler.

İç hemoroidler genellikle sırt üstü yatar pozisyonda belirli bölgelerde tomurcuk şeklinde bulunur. Kabızlık, aşırı ishal ve düşük lifli beslenme gibi durumlar bu damarların şişmesine neden olabilir. Şişlik genellikle kendiliğinden geçer, ancak bazı durumlarda kronikleşebilir ve sarkma ile kanama gibi şikayetlere yol açabilir.

Dış hemoroidler, anüs çevresindeki dış cilt altında bulunan damarsal yapılardır ve genellikle dışarıdan görünürler. Aşırı ıkınma, uzun süre oturma ve ağır egzersizler bu bölgede şişliklere yol açabilir. Bu şişlikler genellikle ağrılıdır ve ödem sonucu oluşur. Dış hemoroid tedavisinde sıcak su uygulamaları, ağrı kesiciler ve ödem çözücüler kullanılır.

Hemoroid hastalığının belirtileri üç ana grupta toplanır: kanama, sarkma (şişlik) ve ağrı. Kanama genellikle dışkılama sırasında damlama şeklinde görülür. Sarkma, iç hemoroidlerin dışarı sarkmasıyla oluşur ve ağrı, genellikle pıhtılaşmış hemoroidler nedeniyle ortaya çıkar.

Hemoroid tanısı genellikle fiziki muayene ile konur. Muayene sırasında anaskop adı verilen cihaz kullanılarak iç hemoroidlerin durumu değerlendirilir. Gerekirse, diğer hastalıkları ayırt etmek için ek incelemeler yapılabilir. Tanının ardından, olası kolon ve rektum kanserleri gibi diğer hastalıkların olup olmadığını belirlemek için kolonoskopi yapılır.

Hemoroid tedavisinde ilk olarak diyet düzenlemeleri, tuvalet alışkanlıklarının düzeltilmesi ve medikal tedavi önerilir. Medikal tedavi kapsamında, toplar damar kan dolaşımını artırıcı ve damar duvarını güçlendirici ilaçlar kullanılabilir. İleri evrelerde cerrahi müdahaleler gerekebilir.

Hemoroid ağrısını hafifletmek için sıcak su uygulamaları, ağrı kesiciler ve ödem çözücüler kullanılabilir. Ayrıca, diyet düzenlemeleri ve kabızlığı önleyici önlemler de ağrıyı hafifletmede etkilidir.

Ağrı kesiciler, özellikle ödem çözücü etkisi olanlar tercih edilmelidir. Akut tromboz durumunda, ağrı kesici bazen enjeksiyon yoluyla da uygulanabilir. Lokal anestezik krem ve ilaçlar da kullanılabilir.

Her hemoroid vakası ameliyat gerektirmez. İlk tedavi yöntemlerine rağmen semptomlar devam ederse, cerrahi müdahale gerekebilir. Tedavi edilmediğinde hastalık ilerleyebilir ve evre 3 veya 4 olarak adlandırılan durumlar ortaya çıkabilir. Erken dönemde ameliyat kararı, hastalığın daha az invaziv yöntemlerle tedavi edilmesini sağlar.

Klasik hemoroid ameliyatı, hemoroid meme adı verilen hastalıklı dokunun tamamen çıkarılmasını içeren bir cerrahi prosedürdür. İlk olarak İngiliz cerrah Milligan tarafından 1930'larda tanımlanan bu yöntem, hemoroidal hastalığın tedavisinde etkili bir çözüm olarak kabul edilmektedir.

Hemoroidal hastalık genellikle iki ana belirti ile kendini gösterir: kanama ve sarkma. Sarkma, anal kanalda yer alan hemoroidlerin belirgin bir şekilde dışarıya çıkması durumudur. Normalde ıkınma sırasında bir miktar sarkma fizyolojik olarak kabul edilse de, kabızlık, düzensiz beslenme ve kötü tuvalet alışkanlıkları bu sarkmanın kalıcı ve belirgin hale gelmesine neden olabilir. Uzun süreli sarkma, hemoroidlerin dışarıda kalmasına ve daha hassas ve kanamaya yatkın hale gelmesine yol açar.

Ön Hazırlık:

Cerrahi İşlem:

Ameliyat Sonrası:

Klasik hemoroid ameliyatı, hemoroidlerin etkili bir şekilde tedavi edilmesi için zamanla gelişmiş bir yöntemdir. Modern teknolojilerle desteklenen bu cerrahi yöntem, hemoroid hastalığının uzun vadeli kontrolü ve tedavisi için etkili bir seçenektir. Ameliyat sonrası dikkatli bir bakım ve uygun tedavi ile komplikasyon riski azaltılabilir ve hastanın iyileşme süreci daha konforlu hale getirilebilir.

Lazerle hemoroid tedavisi, hemoroid rahatsızlığı olan hastaların tedavisinde kullanılan modern bir yöntemdir. Ancak bu tedavi hakkında doğru bilinen birçok yanlış bilgi bulunmaktadır. Hemoroid ameliyatı sonrası oluşan ağrı ve rahatsızlıklar, hastalar ve doktorlar arasında yeni tedavi yöntemleri arayışına yol açmıştır. Bu arayışlar sonucunda birçok cerrahi teknik geliştirilmiştir.
Lazerle hemoroid tedavisi, doğru evrede ve uygun hastalara uygulandığında, ağrısız ve konforlu bir tedavi sağlar. Ancak her hasta lazer tedavisi için uygun değildir ve bu tedavinin etkili olup olmayacağı hastalığın evresine bağlıdır. Yanlış hasta seçimi tedavi başarısızlıklarına veya erken dönemde hastalığın tekrarlamasına neden olabilir.

Lazer tedavisi özellikle evre 2 ve bazen evre 3 hemoroid hastalığında etkilidir. Tedavi, genellikle poliklinik şartlarında ve anesteziye ihtiyaç duymadan uygulanabilir. Lazer, hemoroid dokusunun içine yerleştirilen özel bir cihaz yardımıyla gerçekleştirilir ve lazer enerjisi ile hemoroid dokusunun küçülmesi sağlanır.

Lazerle Hemoroid Tedavisi Nasıl Uygulanır?